Hikayemiz
Afrika’nın doğusundaki Malavi’de, ikindi vakti gezdiğimiz bir köyde başladı hikâyemiz.
Köylülerle sohbet ederken yeni evli bir çiftle tanıştık. Sıraç ve Cennet bir ay önce evlenmişti. Düğünlerinin nasıl yapıldığını sorduğumuzda, düğün olmadı, dediler.
Meğer bu bölgede (Malavi’nin güneyinde) erkek 2 dolar mehir verdikten sonra kızla evlenebiliyormuş. Düğün için de evlendikten sonra para biriktirmeye başlıyorlarmış.
Sıraç’a düğün için ne kadar paraya ihtiyacı olduğunu sordum, 150 dolar, dedi.
Tabii ülkenin kırsal bölgelerinde, günlük 1 doların altında kazanca sahip olan bu insanlar için 150 dolar demek en az 2-3 yıllık bir birikimdi. Bir arkadaşın vesilesiyle Sıraç’a gerekli olan miktarı verdik.
Sıraç’ın yanından ayrılıp fotoğraf çekmeye devam ederken aklımda “Bu düğün çok mu önemli?” sorusu vardı. Sonra baktım ki Sıraç köydeki evleri dolaşıp herkesi büyük bir gururla düğününe davet ediyor.
Düğün dedikleri de herkese ikram edilecek bir tabak pilavdan ibaret. Fakat onlar için büyük onur ve bunu yapabilmek için 5 yıl bekleyenler var.
Birkaç gün sonra Sıraç’ın düğününe gittik. Önce nikâh kıyıldı, sonra hep beraber danslar eşliğinde köy meydanına gidildi.
O gün komşuları da en az onlar kadar mutluydu çünkü bu köyde uzun yıllardır ilk kez düğün yapılıyordu.
Herkes gelin ve damada para taktı. Takılan paralar 20 ila 500 kwacha (50 kuruşla 12 TL) arasında değişiyordu. Fakat mutluluk sonsuzdu.
Dünyanın birçok yerinde pirinç pilavı yenir. Ucuzdur, kolay bulunabilir ama burada çok pahalı ve yalnız çok özel günlerde yiyebiliyorlar. Bu yüzden tüm çevre köyler de yemek faslına dahil oldu.
Gün bittiğinde Sıraç ve Cennet’in mutluluğunu paylaşıyorduk, telefonuma gelen yüzlerce destek mesajı ise bizim için yeni bir yolculuğun başlangıcı olduğunu gösteriyordu.
O gün Düğün Derneğinin de hikâyesi başlamıştı.